En Son DePIN Haberleri

Son yıllarda, uçuş takibi önemli ölçüde evrim geçirdi ve akıllı telefon veya bilgisayara sahip olan herkesin uçak hareketlerini gerçek zamanlı olarak izleyebilmesini sağladı. Sadece 2024 yılında dünya genelinde 30 milyondan fazla uçuş kaydedildi ve günde ortalama 100.000 uçuş gerçekleşti. Bu erişilebilirlik, çoğu uçağın donanımlı olduğu ADS-B (Otomatik Bağımlı İzleme Yayını) transponderlerinin uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Bu sistemler, konum, hız ve irtifa gibi kritik bilgileri yayınlar ve bu bilgiler yer istasyonları ve uydular tarafından yakalanır. FlightRadar24 ve FlightAware gibi popüler platformlar, kullanıcılarına ayrıntılı uçuş bilgileri sağlamak için bu verileri kullanır. Ancak, gönüllü katkılara olan bağımlılık, kapsama doğruluğu ve bütünlüğü ile ilgili sorunlara yol açtı ve havacılık endüstrisinde daha güvenilir bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Wingbits, uçuş takibini dağıtık altyapı ile devrim niteliğinde bir şekilde değiştirmeyi amaçlayan çığır açan bir girişimdir. DePIN (Dağıtık Fiziksel Altyapı Ağı) modelini kullanarak, Wingbits yalnızca gerçek zamanlı uçuş verileri sunmakla kalmaz, aynı zamanda kullanıcıları ağa katılmaya teşvik eder. Katılımcılar, ADS-B verilerini toplayan HYFIX WB200 ve HYFIX MGW310 gibi özel izleme cihazlarını çalıştırarak $WINGS tokenleri kazanabilirler. Bu yenilikçi yaklaşım, uçuş takibini etkileşimli bir deneyime dönüştürerek daha fazla bireyi değerli veriler sağlamaya teşvik eder ve küresel havacılık bilgilerini genel doğruluğunu artırır. Wingbits, uçuş takibi alanında önemli bir değişimi temsil ediyor ve blok zinciri teknolojisini topluluk katılımı ile birleştiriyor. Ağ genişledikçe, kullanıcıların katkıları için ödüllendirildiği sürdürülebilir bir token ekonomisi ve geliştirilmiş kapsama vaat ediyor. Bu model, uçuş verilerine erişimi demokratikleştirmenin yanı sıra, havacılık meraklıları ve profesyonelleri için işbirlikçi bir ortam yaratıyor. Wingbits ile uçuş takibinin geleceği sadece uçakları izlemekle ilgili değil; aynı zamanda herkesin yararına olan kapsamlı, topluluk odaklı bir ağ oluşturmakla ilgilidir.

Teknoloji ve sürdürülebilirliğin kesiştiği bir çağda, PowerPod, enerjiyi ve yeniliği herkes için erişilebilir hale getirmek amacıyla "Halkın Gücü, Halkın Parası" mantrasını savunuyor. Proje, DOGE Coin ve Tesla'ya olan tutkuyu, gelişmiş enerji çözümleriyle benzersiz bir şekilde harmanlayarak, hem Doge hem de Tesla tutkunlarını ödüllendirmeyi ve çevre dostu uygulamaları teşvik etmeyi amaçlıyor. 7 milyondan fazla Tesla kullanıcısını ve sağlam bir DOGE Coin hayran kitlesini içeren bir toplulukla, PowerPod, özellikle erken benimseyenlerinin %65'inin Tesla sahipleri olduğu göz önüne alındığında, önemli bir etki yaratmaya hazır. Bu girişim, ABD ve dünya genelinde emisyonları azaltmak için topluluk çabalarını kullanmayı hedefliyor ve sürdürülebilir enerjiye doğru bir hareketi ileriye taşıyor. PowerPod, enerji yönetimini kişiselleştiren, sürdürülebilir ve geniş erişilebilir bir merkezi olmayan enerji ağı geliştiriyor. Temel misyon, bireylerin enerji kaynaklarını kontrol etmelerini sağlamak, sürdürülebilirlik girişimlerini desteklemek ve yeniliği teşvik etmektir. Bu vizyonun bir parçası olarak, PowerPod, DOGE Coin sahipleri ve Tesla sahiplerine yönelik bir airdrop aracılığıyla $PT adlı yardımcı token'ını çıkaracak. Bu strateji, şarj altyapısını geliştirmeyi ve temiz enerjiye daha sorunsuz bir geçişi kolaylaştırmayı, enerji bilincine sahip seçimlerin norm haline geldiği bir geleceği teşvik etmeyi amaçlıyor. DOGE Coin'in elektrikli araç (EV) şarjı için entegrasyonu, daha yeşil ulaşım seçeneklerini teşvik etme yolunda önemli bir adımı temsil ediyor. PowerPod, Tesla ve diğer EV sürücülerinin şarj için DOGE kullanmalarına izin vererek, kripto para tutkusunu çevre dostu uygulamalarla birleştiriyor. Bu girişim, DOGE ve Tesla sahiplerini sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için bir araya gelmeye çağırıyor. Ortak değerler ve topluluk katılımı aracılığıyla PowerPod, tutkuyu eyleme dönüştürmeyi, daha temiz ve yeşil bir dünya yaratmayı hedefliyor - her seferinde bir şarjlı EV ile.

Uplink, dünya genelinde 40.000 yönlendiriciye ulaşarak merkeziyetsiz kablosuz ağlara olan artan talebi vurgulayan önemli bir dönüm noktasını duyurdu. Bu merkeziyetsiz bağlantı sistemi, mevcut ve yeni internet altyapılarını geliştirmeyi amaçlamakta, WiFi, 5G ve diğer hücresel teknolojileri dünya çapında daha maliyet etkin hale getirmektedir. Uplink CEO'su Carlos Lei, bu başarının merkeziyetsiz internet çözümlerinin kitlesel benimsenmesine doğru bir kaymayı yansıttığını belirtti. Hem mevcut hem de yeni kablosuz altyapının ekosistemlerine entegrasyonunun, merkeziyetsiz bağlantının küresel kablosuz ağları dönüştürme potansiyelini ve ölçeklenebilirliğini gösterdiğini vurguladı. Uplink'in temel misyonu, kullanıcılar için internet hizmeti maliyetlerini %50'den fazla azaltmak ve potansiyel olarak %90'a kadar indirmektir. Lei, dijital uçurumun, özellikle enflasyon, yolsuzluk ve yüksek altyapı maliyetleri ile karşılaşan bölgelerde küresel internet erişimi için önemli bir engel olmaya devam ettiğini belirtti. Uplink'in modeli, bireylerin mevcut cihazlarını kullanarak veya yeni cihazlar kurarak ağa katkıda bulunmalarına olanak tanır ve böylece internet masraflarını karşılayabilecek pasif gelir elde ederler. Bu yenilikçi yaklaşım, internet hizmeti sağlayıcıları için sermaye harcamalarını ve işletme maliyetlerini düşürmeyi amaçlamakta, nihai kullanıcıların yararına olmaktadır. Merkeziyetsiz fiziksel altyapı ağı (DePIN) endüstrisi hızla genişlemekte olup, 2028 yılına kadar 3,5 trilyon dolara ulaşması beklenen 2,2 trilyon dolardan fazla bir toplam adreslenebilir pazar tahmin edilmektedir. Uplink, merkeziyetsiz bağlantı çözümü ile bu hızla büyüyen pazarın en az %5'ini yakalamayı hedeflemektedir. Lei, bunun sadece teorik bir kavram olmadığını, küresel internet erişimini devrim niteliğinde değiştirebilecek pratik ve ölçeklenebilir bir çözüm olduğunu belirtti. Doğru altyapı ve topluluk desteği ile Uplink, 300'den fazla Nesnelerin İnterneti cihazını desteklemeye ve telekom şirketlerinin yıllık giderlerinin %10'undan fazlasını internet trafiğini mevcut altyapılardan boşaltarak tasarruf etmelerine yardımcı olmaya hazırdır.

Wall Street girişim sermayesi yatırımcıları, geleneksel hisse senetlerinden uzaklaşarak Ripple (XRP), Bittensor (TAO) ve DTX Exchange (DTX) gibi kripto paralara yönelerek yatırım stratejilerinde önemli bir değişiklik yapıyorlar. Bu eğilim, DTX Exchange'in ön satış aşamasında 6 milyon dolardan fazla fon toplamasıyla özellikle belirgin hale geldi ve yatırımcıların dikkatini çekti. Bu kripto paralara olan artan ilgi, yatırımcıların önemli büyüme potansiyeli vaat eden yıkıcı varlıklar aradığı daha geniş bir eğilimi yansıtıyor; özellikle XRP ve TAO gibi yerleşik tokenlar piyasada ivme kazandıkça. Ripple (XRP), artan zincir içi aktivitesi ve bir Ripple ETF'sinin onaylanma potansiyeli ile yatırımcılar için öne çıkan bir seçenek haline geldi. Son veriler, XRP'nin altı aylık bir aktivite zirvesine ulaştığını ve işlem sayıları ile yeni adreslerde belirgin bir artış olduğunu gösteriyor. Bu artış, yatırımcı ilgisinin arttığını gösteriyor; işlem sayıları 1.5655 milyona çıkarak sadece birkaç günde %1.24'lük bir artış kaydetti. Bu momentum, XRP'yi kripto alanında sağlam fırsatlar arayan girişim sermayesi yatırımcıları için çekici bir uzun vadeli yatırım haline getiriyor. XRP'nin yanı sıra, DTX Exchange, cazip ön satış fiyatı ve sadakat programı ile sosyal ticaret işlevleri gibi yenilikçi özellikleri sayesinde Wall Street yatırımcıları arasında popülerlik kazanıyor. Bu unsurlar, yalnızca kullanıcı deneyimini artırmakla kalmaz, aynı zamanda güçlü bir ticaret topluluğu oluşturur. Bu arada, blok zinciri tabanlı bir yapay zeka projesi olan Bittensor (TAO) da, yapay zeka uygulamaları için ölçeklenebilir ağı ile yatırımcıların ilgisini çekiyor. Değerinde hafif bir azalma olmasına rağmen, Bittensor için olumlu görünüm, artan topluluk desteği ve kullanıcı katılımı ile destekleniyor. Genel olarak, bu kripto paralara yönelme, yatırım stratejilerinde dönüşüm niteliğinde bir anı işaret ediyor ve DTX, uzun vadeli kazançlar için özellikle umut verici bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Theta Labs, Oregon Üniversitesi'nin Distopia Laboratuvarı ile önemli bir çok yıllık ortaklık kurduğunu duyurdu. Bu işbirliği, Theta EdgeCloud'u büyük ölçekli AI model eğitimi ve çıkarımı için kullanacak ve Theta Labs'ın ABD akademik sektöründeki varlığının önemli bir genişlemesini işaret edecek. Tier 1 araştırma kurumu olarak tanınan Oregon Üniversitesi, AI ve bilgisayar bilimlerine odaklanan birkaç ileri düzey araştırma merkezi barındırmaktadır ve bu alanların Amerika Birleşik Devletleri'nde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir. Dr. Gupta'nın araştırmaları, dağıtık sistemler, blok zinciri ve federatif öğrenmeyi entegre ederek, ölçeklenebilir ve hata toleranslı mimarilerin geliştirilmesine vurgu yapmaktadır. Prestijli konferanslara yaptığı katkılar, özellikle EuroSys 2023'teki ödüllü makalesi ve önde gelen veri mühendisliği konferanslarında sunduğu önemli çalışmalarla uzmanlığını vurgulamaktadır. Theta Labs ile yapılan ortaklık, Distopia Laboratuvarı'nın AI araştırma yeteneklerini artırması için yeni yollar açmaktadır, özellikle dağıtık sistemler ve federatif öğrenme alanında. Theta EdgeCloud'un merkezi olmayan yapısı, araştırmacıların karmaşık AI modellerini daha verimli bir şekilde çalıştırmalarını sağlar, görevleri ağ boyunca dağıtarak, geleneksel bulut hizmetlerine kıyasla daha hızlı ve maliyet etkin hesaplama çözümleri sunar. Bu yenilikçi yaklaşım, güçlü hesaplama kaynaklarını daha erişilebilir hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda aksi takdirde boşta kalan kaynakların kullanımını maksimize eder, böylece laboratuvarın daha karmaşık AI zorluklarını ele almasına ve dağıtık sistemlerdeki araştırma girişimlerini hızlandırmasına olanak tanır. Bu işbirliği, akademik araştırmalarda merkezi olmayan bulut altyapısının artan önemini örneklemekte, geleneksel sağlayıcılara göre daha düşük maliyetlerle yüksek performanslı hesaplama sağlamaktadır. Bu, akademik kurumların sınırlı bütçelerle iddialı projeler üstlenmelerine olanak tanır ve onlara iyi finanse edilen ticari AI laboratuvarlarıyla daha etkili bir şekilde rekabet etme imkanı sunar. Daha büyük ölçekli deneyler yapma, karmaşık modeller eğitme ve ileri düzey AI uygulamalarını keşfetme yeteneği, araştırma ve bulguları yayınlama konusunda zaman kısıtlamalarıyla sık sık karşılaşan akademik laboratuvarlar için kritik öneme sahiptir. Theta Labs ile Oregon Üniversitesi arasındaki ortaklık, akademik alanda AI araştırmalarını ilerletmede merkezi olmayan hesaplamanın dönüştürücü potansiyelinin bir kanıtıdır.

Yapay zeka (AI) teknolojilerinin, özellikle büyük dil modelleri (LLM) ve AI tarafından üretilen içerik alanında hızlı evrimi, dağıtık depolama ve hesaplama altyapılarında karşılık gelen bir ilerlemeyi gerektirmektedir. Bu kritik ihtiyacı tanıyan Crust Ağı, ilk dağıtık fiziksel altyapı ağı (DePIN) depolama odaklı ortağı olarak Phoenix AI Ekosistemi ile ortaklık kurduğunu duyurdu. Bu iş birliği, AI uygulamalarının veri gereksinimlerini desteklemek için gerekli olan dağıtık depolama yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamakta ve böylece daha sağlam bir DePIN altyapısının teşvik edilmesine katkıda bulunmaktadır. Crust Ağı, depolama siparişlerinin ve InterPlanetary File System (IPFS) üzerindeki düğümlerin oluşturulmasını ve kullanılmasını teşvik eden, substrat üzerine inşa edilmiş bir katman 1 blok zinciri olarak faaliyet göstermektedir. 1000'den fazla küresel düğüm ve 700 petabayttan fazla toplam depolama kapasitesi ile Crust, kendisini önde gelen bir dağıtık bulut depolama çözümü olarak kurmuştur. Phoenix AI ile yapılan ortaklık, Crust'a Phoenix'in SkyNet AI Düğüm Ağı ve SkyNet Elastic Compute aracılığıyla kullanılmayan hesaplama kaynaklarına erişim sağlayacaktır. Bu entegrasyon, Crust'un ekosistemini depolama düğümlerinin ötesine genişletmekle kalmayıp, aynı zamanda AI destekli iş yüklerini destekleme yeteneğini de artırarak DePIN altyapısının büyümesini hızlandırmaktadır. Hesaplama kaynaklarına erişimin yanı sıra, Crust Ağı, SkyNet ile entegre olarak geliştirilmiş AI depolama çözümleri sunacaktır. Bu ortaklık, Phoenix AI'nın modelleri ve veri setleri için Filecoin'in yanı sıra alternatif bir dağıtık depolama seçeneği sunarak AI geliştiricilerine kritik verileri yönetme konusunda daha fazla esneklik ve dayanıklılık sağlamaktadır. Phoenix AI, bir sonraki nesil AI uygulamalarının kesintisiz eğitimi ve dağıtımı için tasarlanmış dağıtık bir elastik hesaplama altyapısıdır. Bu stratejik ittifak sayesinde, Crust Ağı ve Phoenix AI, AI altyapısının manzarasını yeniden tanımlamak için hazır olup, depolama ve hesaplama yeteneklerinin teknolojik ilerlemelerle birlikte evrim geçirmesini sağlamaktadır.

Aethir, merkeziyetsiz bir GPU hizmet sağlayıcısı, AI hesaplama yeteneklerini artırmak için GMI Cloud ve GAIB ile stratejik bir ortaklık kurduğunu duyurdu. Bu iş birliği, Aethir'in merkeziyetsiz hesaplama ekosistemine H200 Tensor Core GPU'ları tanıtacak ve dünya genelindeki AI geliştiricilerine destek olmayı amaçlayacak. Bu gelişmiş GPU'ların entegrasyonu, profesyonel düzeyde AI hesaplamalarını optimize etmek için tasarlandı ve geliştiricilerin karmaşık modelleri oluşturmasını, eğitmesini ve dağıtmasını kolaylaştırıyor. Aethir'in CEO'su Daniel Wang, bu girişimin, AI geliştiricilerinin verimli geliştirme için gerekli araçlarla güçlendireceğini vurguladı. Son aylarda, Aethir, donanım yeteneklerini artırmak için ortaklıklar ve girişimler arayışındaydı. Özellikle Eylül ayında, şirket, uluslararası AI geliştiricileri için merkeziyetsiz altyapı çözümleri sağlamak amacıyla Filecoin ile iş birliği yaptı. Ayrıca, Ekim ayında Aethir, AI odaklı bulut oyun geliştiricilerini desteklemek için 100 milyon dolarlık bir Ekosistem Fonu başlattı ve GPU kaynaklarını kullanmaları için hibe ve teşvikler sundu. Bu, Aethir'in donanım yeteneklerini AI geliştirme alanına yönlendirme taahhüdünü yansıtıyor. GMI Cloud ve GAIB ile yapılan ortaklık, Aethir'in AI geliştirmeyi devrim niteliğinde değiştirme misyonunda önemli bir adım. H200 Tensor Core GPU'ları erişilebilir hale getirerek, bu iş birliği, dünya genelinde yenilikçi AI çözümlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. GMI Cloud'un CEO'su Alex Yeh, bu girişimin yalnızca bir bulut hizmeti oluşturmakla ilgili olmadığını, AI çağı için temel altyapıyı yaratmakla ilgili olduğunu vurguladı. Bu ortaklık etrafındaki iyimserlik, bu gelişmiş GPU'ların AI yeniliğini yönlendirmedeki ve geliştiricilerin ve veri bilimcilerinin yeteneklerini artırmadaki potansiyel etkisini vurguluyor.

Verida AI, kullanıcı verilerini yapay zeka projelerine entegre etme konusunda öncü bir rol üstlenirken, gizlilik ve veri sahipliğine öncelik vermektedir. Yenilikçi çözümü olan Verida Özel Veri Köprüsü, bireylerin ve kuruluşların, AI uygulamaları içinde hassas kullanıcı verilerini güvenli bir şekilde bağlamasına ve kullanmasına olanak tanır. Bu teknoloji, geliştiricilere, gizlilik düzenlemelerine uyumu sağlarken ve üçüncü taraf denetimine gerek kalmadan, tek tıklamayla entegre olma süreci sunarak güç vermek için tasarlanmıştır. AI gelişmeye devam ederken, Verida AI, veri gizliliğinin bir düşünce değil, temel bir standart olduğu merkeziyetsiz bir gelecek yaratmaya kararlıdır. Şirket, Verida AI için beyaz liste erişiminin artık Devcon 2024'e katılan tüm geliştiricilere açık olduğunu duyurdu. Bu girişim, geliştiricilerin Verida Özel Veri Köprüsü'nün yeteneklerini keşfetmek için ilklerden biri olma fırsatını sunuyor. Beyaz listeye katılarak, geliştiriciler, sağlık hizmetlerinden finansmana kadar AI uygulamalarına kişisel verilerin entegrasyonunu kolaylaştıran güçlü araçlara erken erişim elde edebilirler. Özel Veri Köprüsü, veri paylaşım yeteneklerini geliştirmenin yanı sıra, kullanıcıların verileri üzerinde kontrol sağlamasını da garanti ederek, gizlilik odaklı bir mimariyi daha da teşvik eder. Geleceğe baktığımızda, Verida AI, Verida'nın veri bağlantılarını uygulamalarına entegre etmek isteyen geliştiricileri desteklemeyi amaçlayan Veri Bağlayıcı Hibe programları gibi birkaç heyecan verici özellik ve program tanıtmayı planlıyor. Bu girişim, Verida'nın gizliliğe güçlü bir odaklanma ile merkeziyetsiz uygulamaların işlevselliğini ve ölçeklenebilirliğini artırma misyonunun bir parçasıdır. Verida AI yenilik yapmaya devam ederken, geliştiricileri, veri gizliliği ve AI yeniliğinin el ele gittiği bir geleceği inşa etmeye davet ediyor ve teknolojide dönüştürücü ilerlemelerin yolunu açıyor.

Verida, 2024 Finder İnovasyon Ödülleri'nin Dijital Varlıklar ve Web3 İnovasyonu kategorisinde finalist olarak tanındı ve merkezi olmayan veri depolamadaki çığır açan çabalarını vurguladı. Finder İnovasyon Ödülleri, kullanıcı deneyimlerini geliştiren markaları ve kuruluşları onurlandırmayı amaçlamaktadır ve Verida'nın gizlilik ve veri koruma konusundaki odak noktası, kripto para ve Web3 sektörlerinin temel değerleriyle mükemmel bir uyum içindedir. GDPR ve CCPA gibi düzenlemelere uygun özel, şifreli veri depolama sunarak, Verida kullanıcıların hassas bilgileri yönetmelerine olanak tanır ve kişisel olarak tanımlanabilir bilgileri blok zincirinde ifşa etmeden saklamalarını sağlar. Yapay zeka geliştikçe, hassas kullanıcı verilerinin kötüye kullanılması konusundaki endişeler artmaktadır. Verida, kullanıcıların özel verilerini büyük çevrimiçi platformlardan çekmelerine olanak tanıyarak, bunların yapay zeka eğitim modellerinde kullanılmasını önlemektedir. Bu yenilikçi yaklaşım, kullanıcıların kendi 'dijital ikizlerini' oluşturup kontrol etmelerini sağlar ve hangi verilerin yapay zeka sistemleriyle paylaşıldığını yönetmelerine olanak tanır. Ayrıca, Verida'nın küresel, bölgesel farkındalığa sahip tasarımı, kullanıcıların veri depolama konumlarını seçme esnekliği sunarak, Web3 pazarında hem yerel hem de uluslararası ölçekte ölçeklenebilir bir çözüm sunar. Verida, veri depolama yeteneklerine ek olarak, Polygon ID sıfır bilgi kimlik bilgilerini içeren ilk mobil kripto cüzdanı olan Verida Wallet'ı piyasaya sürdü. Bu cüzdan, kullanıcıların mobil cihazlarından kripto para ve NFT'leri sorunsuz bir şekilde yönetmelerine ve işlem yapmalarına olanak tanıyan Polygon, Ethereum ve NEAR gibi birden fazla ağı desteklemektedir. Test ağı ve ana ağında 80,000'den fazla dijital kimlik oluşturulması, Verida'nın kripto alanında özel veriler üzerinde daha fazla kontrol sağlama talebini güçlü bir şekilde gösteriyor. Dijital cüzdanlarda gizlilik odaklı bir yaklaşım benimsemesi, Verida'yı Web3 alanında önde gelen bir yenilikçi konumuna getiriyor.

AI alanında önemli bir gelişme olarak, Aethir, H200 Tensor Core GPU'ları kendi merkeziyetsiz hesaplama platformlarına entegre etmek için GAIB ve GMI Cloud ile ortaklık kurdu. Bu iş birliği, yüksek performanslı GPU kaynaklarına erişimi demokratikleştirmeyi amaçlayarak, dünya genelindeki geliştiricilerin ve işletmelerin AI ve makine öğrenimi ile daha kolay ve maliyet etkin bir şekilde etkileşimde bulunmalarını sağlıyor. Aethir'in CEO'su Daniel Wang, bu entegrasyonun, coğrafi veya finansal sınırlamalardan bağımsız olarak, gelişmiş modeller oluşturmak, eğitmek ve dağıtmak için gerekli araçları sağlayarak AI geliştiricilerinin bir sonraki neslini güçlendirdiğini vurguladı. GAIB, kullanıcıların GPU destekli varlıklara yatırım yapmalarına olanak tanıyan yenilikçi bir finansal model sunuyor ve böylece ödüller ve getiriler oluşturuyor. GAIB'in CEO'su Kony, bu modelin, likit olmayan hesaplama varlıklarına yatırım yapma ile ilgili zorlukları ele aldığını ve potansiyel yatırımcılar için giriş engellerini azalttığını vurguladı. GPU'ları likit, ticarete konu olan getiri sağlayan varlıklara dönüştürerek, GAIB yeni yatırım fırsatlarını açmayı ve piyasa verimliliğini artırmayı hedefliyor, nihayetinde AI ekonomisinin büyümesine katkıda bulunuyor. GMI Cloud'un bu ortaklıktaki rolü, H200 GPU'larının entegrasyonunu optimize etmeye odaklanarak, maksimum performans sunmalarını sağlamak. GMI Cloud'un kurucusu ve CEO'su Alex Yeh, misyonlarının insanlığın AI hedeflerini desteklemek olduğunu ve verimli, talep üzerine bir GPU bulutu sağladıklarını belirtti. Bu iş birliği, işletmeler ve geliştiriciler için hesaplama yeteneklerini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda AI uygulamalarında yeniliği de teşvik ediyor. Hopper mimarisine dayanan H200 GPU'ları, bellek, bant genişliği ve verimlilikte önemli iyileştirmeler vaat ederek, AI çağının temellerini daha da sağlamlaştırıyor. Ayrıca, Aethir'in AI ve oyun girişimlerine 100 milyon dolar ayıran Aethir Catalyst programını yakın zamanda başlatması, bu alandaki yenilikleri destekleme konusundaki kararlılıklarını vurguluyor.